13 Ağustos 2014 Çarşamba

Günlük No: 6

...

İtiraf etmeliyim ki; yola biçimsizce park ettiği için kamyon şoförü ile tartıştığın süre boyunca hep senin tarafını tutmak istedim ama o gün ilk defa görmüştüm seni ve şoför bizim takımdaydı. 
Hay aksi!..

Daha evvel tanışmış olmalıydık seninle. Mesela henüz çocukken.

Oyun aralarında bizim eve koşup su istediğimizde aynı bardaktan içmeliydik. Sen utanıp ikinciyi isteyemediğinde ben, bardakta yarısından biraz fazla bıraktığım suyu sana vermeliydim.

Sınıftaki kızlarla 23 Nisan provasından döndüğümüzde elindeki salçalı ekmeği göz değil, gönül kararı bölüp; büyük olan parçasını bana vermiş olmalıydın mesela. Ya da mahalledeki çocuklarla toplanıp, evinizin yanındaki boş arsada top oynarken attığın golleri en çok ben alkışlamalıydım.

Teneffüste gıcık Nesrin'in saçını çektin diye -üstelik üst üste iki defa- kıskanıp küssem sana... leblebi tozu, arap bacılı sakız... ne bileyim işte gönlümü almalıydın. Çünkü turbo sakızları hep sende eksik kalan bir çıkartmayı bulurum belki, diye alırdım ben.

Hakkını vererek, alnımızın akıyla çıkmalıydık çocukluktan 

ama olmadı.

Çok geç tanıdım seni. 

Bu yaşımda ve tam da mahalleden taşındığım gün.

Zalim!..